İkiz bebeklerimin yola çıktığı haberini aldığım anı hatırladıkça hala derin derin nefes alma ihtiyacı duyuyorum. O nasıl bir andı Allah’ım , sevinemediğim kesin! Endişem ve korkum o kadar büyüktü ki; İki bebek bir arada karnımda büyüyeceklerdi, nasıl taşıyacaktım ben onları? Hem bildiğim bütün ikiz bebekler ufacık doğuyordu nasıl tutacaktım, nasıl besleyecektim , nasıl, nasıl?Beynimde onlarca soru ve bedenimi tirtir titreten bir korku!
Doktordan çıktıktan sonra o kadar çok ağladım ki. Eşim ve ablam yanımda beni rahatlatmaya çalışıyorlardı.Her şey yolundaydı ve bu mucizenin keyfini yaşamalıydım, yapamadım! En büyük “keşke”mdir.Keşke daha ilk anda hayatın bana sunduğu bir değil iki hediyeyi kucaklayabilmiş olsaydım, keşke.. Uzun süre yavrularımıza baktıkça bunun utancını yaşadığımı itiraf etmeliyim.Hala düşündükçe içim sızlar.
Artık kabul etmem gereken tek bir gerçek vardı; Hamileydim hem de iki kere:) Şimdi sabırla iki bebeğimin kalp atışını duymayı beklemeliydim.
İkiz anneleri bilirler; İki bebeğe hamileyseniz eğer hamileliğiniz riskli hamileliktir, nokta! Başka özel bir duruma ihtiyaç yoktur bunun için. Düşük yapma riskiniz daha yüksektir, erken doğum yapma olasılığınız vardır ve bebekleriniz prematüre doğabilecektir. Her şeyi en ince ayrıntısına kadar araştırmayı seven bendenizin edindiği ilk bilgiler bunlar oldu maalesef, korkum katlanarak artıyordu.
Aradan sadece birkaç gün geçmişti, yüreğim pırpır. Bu defa dilimde durmadan tekrarlanan bir dua ; “Ne olur ikisi de yaşasın, ikisi de iyi olsun.” Her şey ne kadar çabuk değişmişti.
Ve beklenen gün geldi. Bebek1 ve bebek2, ikisinin de kalp atışını duyuyorum, her şey yolunda ve ben çok mutluyum.Bin şükür! İşte böyle böyle haftalar geçiyor, ilk 18 hafta korkunç bir bulantı ile yaşıyorum, çok zor günler.. Sonraki üç ayı çok rahat geçirdiğimi söyleyebilirim ancak son haftalar zorluyor beni. Karnım kocaman, tansiyonum yükseliyor arada, ufak tefek kanamalar, ha geldi ha gelecekler korkusu. Her gece yatarken miniklerime fısıldıyorum; “Ne olur anneciğim bu gece de doğmayın.” Ve her sabah günaydınımın ardından bir teşekkür; “Gece uslu durduğunuz için teşekkür ederim, sakın acele etmeyin, biraz daha büyüyün ne olur.”
Hamileliğinden en çok neyi hatırlıyorsun diye sorarsanız “endişelerimi” derim. Bundandır ne zaman bir hamile görsem yüreğim sıkışıyor anne olduğumdan beri. O günlerde ben bütün bunları yaşarken şöyle bir söz verdim kendime;“Onlar iyi olsunlar yeter ki, yeter ki sağlıkla alabileyim onları kucağıma bir of demeyeceğim, söz veririm.”
Bu satırları okuyan eli yüreğinde mucizesi içinde anne adaylarına son sözüm. Hayatın size sunmuş olduğu en büyük mucizeyi taşıyorsunuz içinizde.Sizinkiyle birlikte atan bir, belki iki kalp daha..Doya doya yaşayın olur mu, daha da güzel günler kapınızda..
Elif Gürışık GEZİCİ